Türkiyem direniyor… Aşk! haliyle… Hatıralarımızı,
atalarımızdan anımsadıklarımızı bize yeniden yaşatıyor. Alabildiğine karışık
günler, insanlar evde duramaz olmuş, evlerinde rahat değiller… Kaç yıllık gecikmişliğin
direnişi bu.
Hayaller ile gerçekler arasında bir sınır vardır ya. İşte bugün
o sınırdayız. İNSANLIK, dünün tanımadığımız, uzaklardaki yabancısıyla bugün
“birlikte yaşayabilecek” kadar ilerledi… Birlikte yaşamak ve birlikte direnmek…
Montesquie şöyle der: “Şayet kişinin beş duygusu devamlı
olarak kendisinin her şey, geri kalan insanlığın bir hiç olduğunu söylüyorsa, böyle
bir kişinin tembel, cahil ve duygusuz olmaması gerekir. Demokrasiler için
gerekli olan tek şey doğruluk, monarşiler için ise yüz akıdır. Doğruluğun
lüzumsuz ve yüz akının tehlikeli olduğu diktatörlüklerde ise gerekli olan tek
şey KORKUDUR” Zira Martin Luther, bir hükümetin yasaları çiğneyerek kanunsuz
bir yönetime kayması halinde, vatandaşların artık kendilerine boyun eğmek
zorunda olmadıklarını açıklamıştır.
Ulusun rızası olmadan hiçbir şey olmaz. Sen kendi halkına
set çekemezsin, onları bölemezsin… Yine
söylüyorum. Diren gezi parkı, damlaya damlaya tarih olur. "Ben" in bitip "biz" in
başladığı yerdeyiz… Bu çağın vicdanı olarak sesini çıkaran herkesle gurur
duyuyorum.
Aşk ile Vira!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder