Sayfalar

17 Mart 2013 Pazar

İyi Geceler...





Hakiler der ki, garipler uyanınca, gece, bütün ahalisiyle, ayı, diğer peykleri, seyyareler ve yıldızlarıyla etrafa hâkim olurmuş.  Nedendir bilmem benimde içimdeki deniz hep geceleri kaynamaya başlar. Bahtımın yüzüme güldüğü ilahi vakitlerdir yeryuvarlağının karanlığa gömüldüğü bu saatler... Hem düşünmek, düşünürken iç sesimize kulak verebilmek için geceyi beklemek gerekir.  Ne demişler gün unutur, gece anımsar… Gün yanılsa gece yanılmaz… Velhasıl gece güvencedir, zira yaşadığımız her şeyi sakladığımız derin karanlıktır bu saatler. Bir de hiçbir şeyi silmediği yetmez gibi görmediğimizi de anlatır. Oysa insanoğlu görmezden gelmeyi pek sever. Yine de kaçamaz geceden, onu görmezden gelemez, dinler geceyi yeryuvarlağına gün hâkim olana dek… Bu yüzden bende bu saatler de yazar içimden bırakırım düşlerimin bir kısmını geceye… Hem ne malum, belki düşlerim döner dolaşır senin düşlerine dolanır. Düşlerimi taşıyan ahşap, köhne, yelkenli tekne, rüzgâra güvenerek yol alırken gecede,  başkalarının hikâyelerine de ortak olurum belki… Yağmur ormanlarının ortasında yaşar, sırtındaki ateş rengi tüyleriyle oradan oraya uçan, güzel sesli kuşlarla dostluk kurarım. Ormandaki ruhların intikamına ortak olurum. Evet, yeryuvarlağı karanlığa gömüldüğünde düşlerimi de alır yola çıkarım. Göğü gölgeleyerek göç eden turnaların peşine takılırım. Sonra oturur tepede bir kayanın üzerine kuşbakışı düşünürüm yaşadıklarımı…  Gece gündüzün mutlak yansımasıdır… Kimse kendi karanlığından kaçamaz… Ve kimse kendi gölgesinden, öteki kendinden, belki de asıl kendinden soyutlanamaz. Çünkü kuytularda gizlidir benlik. O tepeye çıkmak, yağmur ormanlarında bir gece geçirmek gerekir. Sağlam ruh ancak gecenin gölgesinde uyur. Uyur deriz ya, aslında bir uyanıklık halidir bilincin dışında yaşadığımız…  Gece başka bir dünyaya uyanırız. Özel bir ışığı vardır bu saatlerin… Düşlerimizi, varlığımızı, benliğimizi insanlardan saklarız. Bazıları elimizden almaya çalışır bu saatleri. Çünkü onların geceleri yoktur. Düşünemezler... Düşünemedikleri için sadece gece değil gündüz de yaşayamazlar… Gecesi olmayanın gündüzü yoktur. Kaçar dururlar gölgelerinden. Saklanamaz… Saklanamayınca da maskeler yontar, onu bir güzel boyar, korkularıyla aşk yaparlar…  Oysa önce kaos vardır sonra Güneş. Ve geçmiş… Gece geçmişe giden yolun ta kendisidir. Gece silmez, hatırlatır… Zaten unutmak uyanamamaktır... Çünkü gece olmazsa gün doğmaz Karanlık yoksa aydınlık da yoktur… Velhasıl ne mutlu karanlığı olanlara… Ne mutlu cesaretini toplayıp bu yolculuğa çıkanlara... Hepimize İyi geceler…

Hiç yorum yok: