Sayfalar

20 Aralık 2012 Perşembe

Akılsız Zombiler




Doğanın beyaz ile kaplanmasına, kış mevsimini yazdan daha çok sevenlere bir bakınız, hepsi melankolik; lakin burada Aristoteles’in bir sözünü hatırlatmam gerekir ki ona göre bütün yetenekli ve üstün insanlar melankoliktir. Bana kalırsa bunu, melankolik bir yapının insanda çok çeşitli ruh durumlarını bir arada barındırmasına bağlamak mümkündür. Nitekim Shakespare’in Venedik Taciri adlı eserinde de bu çeşitlilik çok hoş betimlenmiştir.
‘’Doğa zaman zaman garip tipleri kalıba döker
Bazıları durmadan gözlerini kısarak süzer
Ve papağanlar gibi bir gaydacıya güler
Diğerleri ise öylesine sirke gibi ekşidir ki
Gülersem dişlerim görünür diye korkar
Oysa şakanın gülünç olduğuna Nestor bile parmak basar’’ der

Gel gelelim ki sevgili okuyucu kaideyi bozmayan kocaman bir istisna olarak malum hava şartları, bu güzel beyaz manzara bana da çok değişik bir huzur, camdan bakarken iki elimle bir kahve fincanını sanki elimden alınacakmış gibi kavrama hissi uyandırmıyor değil. Unutmadan birde arka fonda güzel bir müzik… Sahi, hay bin bencillik! Neler anlatıyorum hafta sonu olsa neyse… Spot ışıklarını ufak ufak kendimden uzaklaştırıp biraz ciddi konulardan bahsetmek istiyorum aslında.
Boğazımda fokur fokur kaynayan habis öfke ateşine dönersem, bazılarınızın melankolik insanlara takındığı tavır beni oldukça rahatsız ediyor. Görüyorum ki pür neşe bütün Polyannalar, hayallerini gerçekler üzerine oturtabilmiş duyarlı bu kesime alaycı bir gözle bakıyorlar. Fikrimi sorarsanız ben hayatın bu kadar uç yaşanabileceğini düşünmüyorum. Pür neşe ya da pür hüznün o ara gri tonuna ise melankoli diyorum. Elbette ki duyarlılığın anormal ölçüde ağırlık kazanması dengesizliklere yol açar kabul ediyorum; ama bu kadar yozlaşmanın bu ölçüde duyarsızlaşıp olaylara her gerçekçi yaklaşanı alaya almanın terazinin bir kefesini daha fazla ağırlaştırdığına değinmeden geçemiyorum.
Mamafih, bende artık merhamet duygusuna kapılmadan, elim armut toplamıyormuşçasına kelimelere dalıyorum ve ‘’Ee! Ne demek istedin biraz daha anlatsana?’’ diyenlere uzatmadan aslında tam olarak neden bahsettiğimi açıklıyorum.
Melankolik insan, zengin bir ruh yapısına sahiptir. Zengin ruhlu insan ise her zaman tam bir yalnızlık içindedir. Bön birileri bu yalnızlıkta azap dolu sıkıntılar içindeyken bizim melankoliğin öyle mükemmel fantezileri öyle şaşalı düşünceleri vardır ki o yalnızlığı ile bir lunaparka gitmiş kadar eğlenir. Mutluluğun sebebini öyle hababam dışarılarda, başkalarının pohpohlarında aramaz. Siz bu insanları sırf gerçekçi, duyarlı diye öyle gelişi güzel eleştiremezsiniz zira içlerinizin boşluğu, bilinçlerinizin sönüklüğü, ruhlarınızın yoksulluğu yüzünden bazı şeylerin üstünü şakalarla, hayallerle yersizce örtmeye çalıştığınızı artık  kabul etmelisiniz.
Yolumu şaşırıp alakasız kişilere laf etme gayretinde değilim kimse yanlış anlamasın, ben sadece artık bazı şeylere bu yüzeysel bakış açısının ya da gereksiz birbirinize sövmenin son bulması adına bu yazıya ulaşanlara bir şeyler anlatabilme çabasındayım. Bana sorarsanız batılı olma kisvesi altında kendi kültürümüze aptalca yabancılaşmamız bazı duyguları yozlaştırıp, alay konusu yapmamız çok üzücü bir gerçek. Melankolik insan olun bu iyidir, melankoli bu yer küredeki en kudretli karakter özelliklerinden biridir. Biraz yalnızlaşın ve sıkılmak yerine düşünerek vakit geçirmeyi deneyin. Eğer yalnızlıktan uzaklaşırsak hepimiz akılsız birer zombi olmak zorunda oluruz ki hiç hoş olmaz. =)  Eminim içinizde gizli kalmış ya da dışarıda göremediğiniz çok şeyin farkına varacaksınız. Bence bu gece güzel bir zaman ve bu gece güzel bir manzara olabilir. Saygılar…
Not: Keçileri kaçırmadan bu yazıyı yazmam şarttı! =)
Güzin GÜZEY

Hiç yorum yok: