Doğanın beyaz ile
kaplanmasına, kış mevsimini yazdan daha çok sevenlere bir bakınız, hepsi
melankolik; lakin burada Aristoteles’in bir sözünü hatırlatmam gerekir ki ona
göre bütün yetenekli ve üstün insanlar melankoliktir. Bana kalırsa bunu,
melankolik bir yapının insanda çok çeşitli ruh durumlarını bir arada
barındırmasına bağlamak mümkündür. Nitekim Shakespare’in Venedik Taciri adlı
eserinde de bu çeşitlilik çok hoş betimlenmiştir.
‘’Doğa
zaman zaman garip tipleri kalıba döker
Bazıları
durmadan gözlerini kısarak süzer
Ve
papağanlar gibi bir gaydacıya güler
Diğerleri
ise öylesine sirke gibi ekşidir ki
Gülersem
dişlerim görünür diye korkar
Oysa
şakanın gülünç olduğuna Nestor bile parmak basar’’ der
Gel gelelim ki
sevgili okuyucu kaideyi bozmayan kocaman bir istisna olarak malum hava
şartları, bu güzel beyaz manzara bana da çok değişik bir huzur, camdan bakarken
iki elimle bir kahve fincanını sanki elimden alınacakmış gibi kavrama hissi
uyandırmıyor değil. Unutmadan birde arka fonda güzel bir müzik… Sahi, hay bin
bencillik! Neler anlatıyorum hafta sonu olsa neyse… Spot ışıklarını ufak ufak
kendimden uzaklaştırıp biraz ciddi konulardan bahsetmek istiyorum aslında.
Boğazımda fokur
fokur kaynayan habis öfke ateşine dönersem, bazılarınızın melankolik insanlara
takındığı tavır beni oldukça rahatsız ediyor. Görüyorum ki pür neşe bütün
Polyannalar, hayallerini gerçekler üzerine oturtabilmiş duyarlı bu kesime
alaycı bir gözle bakıyorlar. Fikrimi sorarsanız ben hayatın bu kadar uç
yaşanabileceğini düşünmüyorum. Pür neşe ya da pür hüznün o ara gri tonuna ise
melankoli diyorum. Elbette ki duyarlılığın anormal ölçüde ağırlık kazanması
dengesizliklere yol açar kabul ediyorum; ama bu kadar yozlaşmanın bu ölçüde duyarsızlaşıp
olaylara her gerçekçi yaklaşanı alaya almanın terazinin bir kefesini daha fazla
ağırlaştırdığına değinmeden geçemiyorum.
Mamafih, bende
artık merhamet duygusuna kapılmadan, elim armut toplamıyormuşçasına kelimelere
dalıyorum ve ‘’Ee! Ne demek istedin biraz daha anlatsana?’’ diyenlere uzatmadan
aslında tam olarak neden bahsettiğimi açıklıyorum.
Melankolik
insan, zengin bir ruh yapısına sahiptir. Zengin ruhlu insan ise her zaman tam
bir yalnızlık içindedir. Bön birileri bu yalnızlıkta azap dolu sıkıntılar
içindeyken bizim melankoliğin öyle mükemmel fantezileri öyle şaşalı düşünceleri
vardır ki o yalnızlığı ile bir lunaparka gitmiş kadar eğlenir. Mutluluğun
sebebini öyle hababam dışarılarda, başkalarının pohpohlarında aramaz. Siz bu
insanları sırf gerçekçi, duyarlı diye öyle gelişi güzel eleştiremezsiniz zira
içlerinizin boşluğu, bilinçlerinizin sönüklüğü, ruhlarınızın yoksulluğu
yüzünden bazı şeylerin üstünü şakalarla, hayallerle yersizce örtmeye
çalıştığınızı artık kabul etmelisiniz.
Yolumu şaşırıp
alakasız kişilere laf etme gayretinde değilim kimse yanlış anlamasın, ben
sadece artık bazı şeylere bu yüzeysel bakış açısının ya da gereksiz birbirinize
sövmenin son bulması adına bu yazıya ulaşanlara bir şeyler anlatabilme
çabasındayım. Bana sorarsanız batılı olma kisvesi altında kendi kültürümüze
aptalca yabancılaşmamız bazı duyguları yozlaştırıp, alay konusu yapmamız çok
üzücü bir gerçek. Melankolik insan olun bu iyidir, melankoli bu yer küredeki en
kudretli karakter özelliklerinden biridir. Biraz yalnızlaşın ve sıkılmak yerine
düşünerek vakit geçirmeyi deneyin. Eğer yalnızlıktan uzaklaşırsak hepimiz
akılsız birer zombi olmak zorunda oluruz ki hiç hoş olmaz. =) Eminim içinizde gizli kalmış ya da dışarıda
göremediğiniz çok şeyin farkına varacaksınız. Bence bu gece güzel bir zaman ve
bu gece güzel bir manzara olabilir. Saygılar…
Not: Keçileri
kaçırmadan bu yazıyı yazmam şarttı! =)
Güzin GÜZEY
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder