Sayfalar

10 Aralık 2012 Pazartesi

Yeni Yıl




Hiçbir zaman durduk yere ağlamadım, ağlamamda. Ağlamak için bir sebep aradığım zamanlarda ise sadece onu özlediğim için ağlarım. Çok özlediğim için ağlarım… Yeni bir yıla sayılı günler kaldı. Nasıl geçtiğini anlayamadığım altı yıl gibi bu sene de yanımda ‘’O’’ olmadan geçirdiğim sıradan bir 364 gün için geri sayım başladı… Neden bilmiyorum; o gittiğinden beri ‘’yeni’’ kavramının içini hiç dolduramadım. Belki ilerledikçe onu çok gerilerde bırakmaktan korktuğum için hep olduğum yerde kaldım. O benim ağlamamı istemezdi biliyorum o yüzden bu sefer ağlamadım ve yazmaya karar verdim…

Bazen onu yanımda oturuyormuş gibi hissediyorum, ya da yatağımın başucunda hayal ediyorum. O kadar gerçek duruyor ki İstanbul’un bir ucunda, toprağın altında uyuduğunu unutuyorum. Daha doğrusu uyuduğuna inanmak istemiyorum. Öyle bir zaman geliyor ki hatta bir Pazar uyanmış, Türk Sanat Müziği eşliğinde kahvaltı kuruyor sanıyorum, yüzüm gülüyor. Aklımın bana oynadığı güzel oyunlardan biri diye düşünüp, özlemeye devam ediyorum.

Bazen birilerini ona benzetiyorum. Eğer tanıyorsam sırf ona benziyor diye özel muamele gösteriyorum, tanımıyorsam da o gün birine gülümsemiş oluyorum. Aslında o günler hep onu düşündüğümü fark ediyorum ve yine gülümsüyorum, sadece özlemeye kaldığım yerden devam ediyorum.

Günlerimin çoğu onu düşünmekle geçiyor. Ya düşünmeyi çok seviyorum ya da mütemadiyen masamdan bana gülümseyen o ifadeye kayıtsız kalamıyorum pek kestiremiyorum. En mutlu günümde eve koşa koşa gelip odaya giriyorum, önce ona anlatıyorum sanki fotoğraf daha bir başka gülüyor. Çok kızmışsam da kapıyı arkamdan sertçe kapatıp, beni üzenleri bir bir şikâyet ediyorum, çok kızıyor, fotoğraftan çıkıp ‘’ kim üzdü benim kızımı bakim! ‘’ diyecekmiş gibi geliyor. Sonra aklımın oyunlarına yine gülüyorum ve sadece onu özlemeye kaldığım yerden devam ediyorum…

Bana sorarsanız ‘’yeni’’ denilen o günde diğer günler kadar sıradan. Ben o gün yine babamın kucağına yatmak, onunla beraber haberleri seyretmek, sinirlenmem hoşuna gittiği için anlattığı o uydurma çapkınlık hikâyelerini dinlemek, tüm evi inleten kahkasını işitmek, hiçbir zaman ciddi olmayı başaramamış bu adamın aklına nereden geldiğini hala çözemediğim esprilerine rakının eşlik ettiği yemek masasında gülmek, ona kocaman sarılmak istiyorum.

Belki çok klasik ve de ne gariptir ki çoğu kız için geçerlidir ama o benim ilk âşık olduğum erkekti, çok yakışıklıydı. Hiç unutmam 11 yaşındaydım ve aşk hakkında bildiğim tek şey O’na dair her şeydi. Uzun boyu, gür bıyıkları, ‘’benim kızlarım’’ ın arkasına sığınmış güven veren cümleleri, bana hiç kıyamayan o güzel kocaman siyah gözleri… Hatta hiç unutmam ‘’Bu yaşta çocuk bu saatte kalkar mı hem hava da kötü uyandırma benim kızlarımı’’ diyerek neredeyse tüm kış bizi okula göndermeyecekti. Ahh canım babam bunları düşününce yine kocaman gülümsüyorum ve onu özlemeye kaldığım yerden devam ediyorum.

Sanırım ben ona baya baya âşıktım. Belki bu yüzden kimseyi bu kalbe kabul edemiyorum. Belki bu yüzden basit şeyler için üzülüp kavga eden, birbirini yıpratan, ya da gelip geçici bir heves için başkalarının duyguları ile oynayanları gördüğüm zaman çok kızıyorum. Acaba gerçekten sevdikleri birini kaybetmek, geri gelmeyeceğini bilmek, gerçekten özlemek ve özlemine bir kucak bulup kocaman sarılamayacağı için ömrünün sonuna dek üzülecek olmak ne demek biliyorlar mı merak ediyorum.

Belki ömrümün sonuna kadar sırf bu yüzden yalnız kalacağım ama eğer ‘ben’ ve ‘sen’den ziyade biz olmayı başarabileceğim babam gibi bir adam çıkarsa karşıma; aşkımı kabul eden bu adamla birlikte babamın yatağına çiçek bırakıp, birlikte toprağını sulayacağız ve bu sefer birlikte babama birbirimizi ne kadar sevdiğimizi anlatacağız.

Bugün diğer günler gibi normal bir gün. Ben henüz ağlamadım. Sadece O’nu düşünüyorum yine ve….

                                                                                          Güzin GÜZEY

2 yorum:

Bunyamin dedi ki...

Kıyamam Sana

Adsız dedi ki...

Guzın'cim,
Bu sefer ağlamıyorsun belki ağlamayı bize bıraktın.İnsan ne kadar bencil.Ben senin yazını göz yaşları içinde okurken Bir Gün sonsuz uykuma daldığımda senin kadar Olaganüstü bir kız evladımın olmasını ne kadar çok isterdim.tüm güzel Aşk'lar nasıl kıskanıldıysa bende geleneği bozmadım.ve Benim hissettiğim duygular için seninle gurur duyuyorum eminim ki Babanda öyledir.ben inanıyorum ki hayat'ta gerçek aşklar uzakta yaşananlardır.
ve ben yine inanıyorum ki yaşanan hiçbirşey yarım kalmıyor
ve biz şartlar ne olursa olsun yaşamak istediğimizi yaşıyabiliyoruz.Bu nedenle Babana ve sana bundan sonraki hayatınızda sağlık mutluluk dolu bir hayat diliyorum,
Sevgilerimle
Dayın
E.ÖNCÜ