Sayfalar

7 Haziran 2011 Salı

Keskin basamak




Yaşanan her gün geride bırakmak zorunda olduklarımızı çoğaltıyor… Her gün yeni bir yol bulurken yürüyecek, geride birçok sapak bırakıyor insan...  Kaybetmek istemesek de bazı hatıraları geçmiş silinip gidiyor hafızalardan… Kiralık bir hayatı yaşamak gibi her gün başka bir karakter kiraladığını fark ediyorsun… En acısı da her şeyi geride bırakıyorsun da benliğin hiç bırakmıyor yakanı…
Yaşanan her gün bir basamak tırmanıyorsun aslında ya da kırık bir basamaktan diğerine atlayarak yükselmeye çalışıyorsun hayat merdiveninden… Tüm bunlar olup biterken birilerinin bileğinden çekiştirdiğini birilerininse olağanca gücüyle seni yukarı çektiğini fark ediyorsun… Unuttukların geride (!) affettiklerin önünde bu yolu yürümeye devam ediyorsun… En acısı da bu kadar şeyi görmezden gelebiliyorsun da onun sureti hiç bırakmıyor gözlerini…
Yaşanan her gün biriktirdiklerimizi taşımak zorunda bırakıyor bizi… Ayağımızın içine dolan kumlarla yürümek ağırlaştırıyor yerçekimini… Onun olduğu bir kalbi taşımak daha da çekiyor bizi sessiz boşluğa… Soruları taşımakta zorlanıyoruz arı kovanı gibi kafamızın uğuldayan sularında… Yeryüzüne bıraktığımız izler de ağırlaşıyor biz ağırlaştıkça…
Yaşanan her gün ne kadar çok koştuğunu fark ettiriyor insana… Yaşam süresi boyunca en az anımsadığı kişinin kendisi olduğunu hatırlatıyor her basamak… Başkaları için yaşamış olmaktan yorgun bir zihni ve bedeni taşımanın telaşı sarıyor etrafını… Yapmak isteyip de yapmadıkların, hayallerinin dış dünyanın engeli ile karşılaşması kadar korkunç kâbuslara dönüyor coşkulu maviler…
Yaşam her gün bizi yürümeye zorluyor… Hiçbir yerde uzun bir süre kalamıyoruz… Sahip olduğumuz hiçbir şeyin bize ait olmadığı gerçeğiyle yüzleşiyoruz… En acısı da yürümekten bu kadar sıkılmışken sizi durduracak hiçbir şeyin kalmadığını bilmek oluyor böyle zamanlar da… Ama öyle de anlar var ki hayatın en güzel anları bir anlamda…
Şimdi düşünüyorum da tüm bu sahteliklere rağmen gemiyi bırakmayan kaptan kadar cesur olmak için yürümeye devam ediyoruz aslında… Çok fazla dert yüklenip çok fazla dert bıraksak da arkamızda ellerimizi kaldırıp teslim olmak istemiyoruz hayata… En acısı da ne biliyor musunuz ona kavuşacağımızı bilerek hızlanıyoruz sapaklarda… Her gün onu görerek acı çeksek de, bırakamasak da bazı şeyleri geçmişte hayat bu başarı ancak inanç ile sabretmektir ne pes etmek ne de ters yöne gitmek… Ne mutlu hayatın ışığına ulaşana!
                                                                     
GÜZİN GÜZEY 

Hiç yorum yok: