Sayfalar

24 Mart 2011 Perşembe

SEN


Bendeki değişimi açıklamam zaman kaybı olur satırlarımda zarar ziyan kelimelerim… Bir mum ışığı gibi aydınlatırken derinimden erir söylediğim tüm cümlelerim… Söz vermişim edebiyatıma anlatılan hikâyelerim yok olur kalemimin ucunda tükenen kırmızı güllerim… Geri dönemem anılarıma kabul etmez bunu acısı süren yaralı dizlerim… Hissetmeyi diliyorum parmak uçlarımda soğuğunu üşümeyen ellerim… Bir fotoğraf karesi kadar donuk dile gelmeyen düşüncelerim… Bir yanlışın uçurumunda çığ gibi büyür haykıran sessizliğim, yardıma muhtaç el pençe çaresizliğim… Sonunda ışığını göremediğim karanlık kuyular hayallerim… Tekrar dönüyorum içime uykusuz yine bütün gecelerim… Hatırlayamıyorum nedenlerini ayaklarım üzerinde duramamam belki de istemediğim seçimlerim… İşte yeniden başlıyor kafamın içinde keman çalan sevişlerim… Şemsiyeme damlıyor aralıksız yağan gözyaşlarım en büyük sitemlerim… Belki de bir kalkandır yağmurlarıma direnişlerim… Yürüyemem toprağında istesen de farklı sebeplerim… Korkak bir çocuk gizlenir içimde özgürlüğe kanat çırpsa bütün kuşlar gittikleri yer senin olmadığın gizli bahçelerim… Yeşile boyanmış ağaçlardır, laciverti aydınlatan ayımdır sana gelişlerim… Gündüzleri nefesim geceleri ışığımdır sana yazılan betimlemelerim… Arada bir yerlerde asılı sorularım, yalnızlığımı kandıran bir palyaço cevapsız gölgelerim… Bu şehri çok uzakta bırakıp bilinmeyene koşmak gibi sana kaçışlarım… Bozuk bir saat gibi yanlışı gösterir ezberi bozuk hikâyelerim… Yolumun üzerinde korku yok çünkü mutluluk sana gelişlerim… Konuşurken ışığını bulur solgun göz bebeklerim… Farkına varır kimliğinin ruhuma uzak bedenimin üstünü örter rengârenk giysilerim… Salınıp durur suların sezgisinde siyaha bulanmış şenliklerim… Bakma sen güldüğüme boşluğumda dalgalanır hüzünlerim… Doğru yerde yanlış zamanda olmaktır bu kadehi içişlerim… Sonu gelmeyecek bir hikâyeye başlamamdır tükenişlerim… Hızla yaklaşan bir trenin raylarına takılı gelmeyen baharlarım tepelerine karlar yağmış umutlarım… Hayata farklı bir bakış açısı yaratır sözlerin tozlanmış pencerelerim… Sessizce dünyama bir sandalye çeker tüm merak edişlerim… Hüznü sonsuz gibi hissettiren bir nağme sana iç çekişlerim… Mesafelerde kaybolmayı sürdürür yaklaşmayı isterken istemeden örülmüş tüm duvarlar benim korunduğum kalelerim… Ve işte saçlarımın uçlarında beliren kırıklar kadar korkak artık istemlerim… Annemden yadigâr kanepemde oturur babamın hayali hep saklandığım hikâyelerim… Bendeki değişimi açıklamam zor, zarar ziyan tüm kelimelerim… Daha kaç akşam daha dayanır bahçemde o bitmek bilmez deliliklerim… Sen gelene kadar kışı yaşar yalnızlığım, prangalı baharlarım… Sana açılan kapılardır umutlarım… Şimdi sen gelene kadar esir tüm mutluluklarım…
                                                                                                                    GÜZİN GÜZEY

Hiç yorum yok: