Sayfalar

19 Eylül 2010 Pazar

GECE



Gece bir başıma, kentin ışıklarına dalıp gidiyorum… Binlerce acıya boyalı İstanbul bu kez benim acılarıma tanıklık ediyor… Eylül ama nedense soğuk karlar yağıyor düşüncelerime… Anılarım beyaza gömülü… İz bırakmıyor artık çabadan yoksun yürüyüşler... Anlamsız bir göçü var kuşların, anlamsız bir yağmurdan kaçış insanlarda, anlamsız bir umut, öylesine azalmasını bekliyorum içimdeki acının… Hiçbir şey yapmak gelmiyor içimden… Masamın üstü rüyalarla örtülü bir toz yığını, bardaklarda gülen dudakların izi var… Birkaç bayat bisküvi eşlik ediyor taze anılarıma, kimliğini kaybetmiş bir ben ve yine uykusuz geceler…


Az sonra yağmur yağacak, gecenin karanlığı ile ahenk içinde yıldızlarımı ve ayımı kaplayan bulutlar… Şimdi çıksam sokağa, iliklerime kadar hissetsem yağmuru, sırılsıklam olsa tüm yaşadıklarım sonra dilimde bir şarkı, anlatmaya kalemsiz kaldığım hislerime tercüman olsa, yürüsem yürüsem sokaklar boyu ne fark eder…


Gece bir başıma uzanmış düşünüyorum, gözlerim tavanın kusurlarını inceliyor… Birazdan kalkacağım bu yataktan ve çaresizliğe doğru yürüyeceğim… Kendi kusurlarımın üzerini örteceğim yalanlarla aynada kendimi seyrederken… Hayat akıp geçerken ellerimin arasından içimde gizli kalmış sevgilerim açığa çıkmamış heyecanlarım bir türlü hayata geçiremediğim pembe rüyalarım çınlatacak boş koridorları…


Gece… Duvardaki gölgemle oynadım biraz; kuş oldum çok uzaklara uçtum yeşile, çiçek oldum renk renk açtım odamda… Düşüncelerimi özgür bıraktım hapis kaldığı odalardan sonsuzluğa… Bir suçluluk duygusu kapladı içimi, durdum kıpırdayamadım… Öfkemi biledim bir kılıç gibi, daha ağır geldi acılarımı boşluğa bırakmak… Yaşanmamış zamanlarımın, yaşanmış öykülerimin içinde boğuldum boğuldum…


Uzun gecelerin yorgun savaşçısı oldum… Yüreğim ağır geliyor bana, hayata karşı bir yenilgi bir boş vermişlik hâkim uykusuz gecelerime… O kadar ağır ki kafamdakiler yastığımda düşüncelerimin izleri var... Nereye gitsem gri bulutları da sürüklüyorum peşime… Ne zaman kaçsam yüreğim o kocaman haliyle dikiliyor karşıma…


Gece… Ben yine yüreğimin sesini dinliyorum, kaçmıyorum ızdıraba dönüşen acılarımdan… Bu gecede ay paramparça oldu, bir bir döküldü yıldızlar İstanbul sokaklarına… Öyle olsun… Yaşanacak çok fazla yalnız gece var önümde bu ne ilk nede son… Şimdi bıraktım sarsın beni tüm anılarım, yüreğim nereye isterse oraya gideceğim, dibine kadar yaşayacağım bu gece hüznü, mutluluğun değerini çok daha iyi anlayabilmek için, yenilenebilmek için…                                                          
                         
                                                                     GÜZİN GÜZEY

Hiç yorum yok: