Sayfalar

13 Aralık 2010 Pazartesi

ISLAK HECELER

Olması gerektiğinden biraz daha ağırım şimdi… Ruhumu kurtaracak bir yola giriyorum arkamı dönüp bakmamaya kararlı… Bu yolda edebiyatıma dökülüyor sana kalan son sözlerim… Bu gece yazıyorum sevda çırpınışlarını yıldızların gözbebeğine...Kapatıyorum pencerelerimi aydınlık gündüzlere... Ezberi bozulmuş kederler taşıyorum satırlarımda… Şimdi ağlasam benimle birlikte ağlar mısın ya da sabah olduğunda dudaklarıma dokunur musun tebessümlerle? Bu ölmek mi yoksa sevmek mi acı veren kollarında… Ne tarafa baksam umutsuzluk kaplıyor duvarlarımı… Aklımı kaybediyorum ama umursamıyorum… Sensizliğe susmak değil kalabalıklara inat haykırmak istiyorum sözcüklerimi bu gece derinliklerimden… İçimi acıtıyor sessizlik...Huzur bulmak istiyorum seni özleyecek sensizliğimde… Bu sadece bir aşktı beklediğim, geldi ve şimdi gitmeli… Söylesene! Sonsuza kadar kalamaz mıydın gizli bahçemde? Çocukluğumuzdaki masallar gibi başlayıp bitemez miydi bütün aşklar? Göğsümü yaran bu düşüncelere kapamalıyım yüreğimi biliyorum, biliyorum nefessiz bu gece cümlelerim ve yine biliyorum ki sana yazılan son satırlarım bunlar… Ama engel olamıyorum Edebiyatıma dökülen acılarıma… Bütün harfleri parlatarak yazıyorum, ıslak hecelere dökülüyor artık içinde seni taşımayan hayallerim… En çok seni sevmişti yüreğim ve senin için çabaladı baştan ayağa tüm hücrelerim… Şimdi unutmaya mı çabalamalıyım yoksa içimde seni daha da büyütmeye mi alışmalı acı çeken ruhum bilemiyorum… Karanlıklar büyüyor avuç içlerimde ellerim sana yabancı kalıyor… Hasrete prangalı iki yürek olduk seninle… Yüzünde gördüğüm gülüşleri bahar sanmışım oysa bir kış sabahı güneşin gülüşünü bekleyemeyecek kadar imkânsızdık seninle… Hayat yolunda sırt sırta verdiğimizi zannederken görememişiz aramızdaki duvarları… İşte şimdi o duvarları aşmak isterken esir düşüyor duygularım… Yenik düşüyorum geçmek bilmeyen zamana… Hayat benim için seninle yeniden başlamıştı… İlk defa içimden gelerek yazmıştım mutluluğu ölümle kaplı defterime… Şimdi sevdamı öldürüyorum bitmeyen satırlarımda… Yüreğin kendinden kaçışına şahit oluyor bu şehir… Özlemiyorum yüreğimin yazlarını sitem etmiyorum bu yüzden beni üşüten beyaza bulanmış kışıma… Günahlarım dökülüyor beyazımı siyaha boyayan yarınlarıma… Sen durma sabahı olmayan bu karanlıklarda… Daha fazla bekleme tamamlanmamış cümlelerimde…Onlar kadar eksik artık sol tarafım... Ben ağlayacağım hem de hıçkırarak, gözlerime gözlerin dolacak, yarım kalan aşkımı tamamlayacağım devrik cümlelerle dolu sayfalarda… Aşkın güzelliğini anlamak için yaşanması gerekirmiş bu hazan mevsimi… Aşk yalnızlığı kabullenmek artık benim için…



Hadi git sevgili! Dağlar devrilmişken omuzlarıma, içimdeki fırtına parçalamışken tüm çehremi, yalnızlık düşmüşken yürüdüğüm bu yollara, pişmanlık kanamadan damarlarımda kapıyı hiç aralamadan git! Bekletme seni bekleyenleri…


                                                                                                                    GÜZİN GÜZEY

Hiç yorum yok: