Sayfalar

27 Temmuz 2010 Salı

Süprizzz!!


Canım çok sıkıldı bi takım değişik planlar içine girdim. =) Uzman kişilerle görüşmelerim ortaya çıkardıki bu planı ancak 2 aylık bi hazırlık aşamasından sonra ortaya koyabilcekmişim =) şimdi merak ediyosunuz biliyorum bende çok sabırsızımm^^ Bu rüyam gerçek olsun istiyorum hemde hemen 2 ay nasıl geçicek bilemiyorum üstelik başarısız olma şansıda
%50lerde =( ama ben bu ihtimali düşünmek bile istemiyorum!! Sevgili arkadaşlarım Süprizimii hep beraber bekleyelim ve görelimmm =)uzun bi süre ortalarda yokumm beni çoooooook özleyin ^^ kokulu öpücüğüm yok sakın beklemeyin =) görüşmek üzereee =))

26 Temmuz 2010 Pazartesi

Sensizliği dinlemek...


Yağmurla birlikte dökülüyor kelimeler. Sessiz bir oyunun içinde suskun bir rol biçmişim kendime, ben ağlıyorum gözyaşlarım anlatıyor belirsiz hislerimi. Cama vuran her damla dışa vuruyor sessiz çığlıklarımı. İyi demlenmiş bir çayın o siyah renginde solmuş hislerim, beyaz zemine zıt o solgun gölgem dolaşırken boş odamda, karışıyor toprak kokusuna acıtıyor havanın tadını,biraz keder biraz yorgunluk...Geçmişim gölge gölge akıyor yorgun kanatlarımdan ,naif simam aynada şimdiden ölümü bekleyen , gençlik anılarını tebessümle anlatan anneannem...Bu suskunluk çaresizlikten mi yoksa yağmurun ağaç yapraklarına ,çatılara,kaldırımlara vuruşu ,öbek öbek akışı daha mı vurgulu bir ses yüreğimin derinliklerinden gelenden , ya da belki yokuş aşağı akan sular daha etkili ifademe yetersiz kalan o dar kelimelerimden bilemiyorum.Aksın istiyorum beklide yüreğimdeki tozu çamuru süpürerek,alsın yaşadığım o korkunç anı silip götürsün tek bir karanlık anıya dahi yeri olmayan,yağmurun bir kırık kaldırım arasına birikmeşi gibi buharlaşmayı bekleyen dolu hafizamdan… Hava kapalı öylece oturuyorum... Bulutlardan öykü yaratsam diyorum, loş bir ışık ağırlaştırıyor içimdeki yalnızlığı, sadece kafamı kaldırabiliyorum… Gök gürlüyor ardından senle dolu anılarımı flaşlayan fotoğraf makinesi şimşekler… Bir hıçkırık seli daha ,asıl yağmur içime yağıyor… biliyorum bu yağmurların geceye hazırlanan şehre yaptıkları bana dokunuyor. Kimseye bahsetmemeye yeminli düşüncelerimi ıslatıyor. Ne varsa olan biten haykırmak gelsede içimden, dindirmek istesemde şu kimsesiz sızıları kelimeler dilimin altında kalıyor ,bir müddet orda duruyor sonra derin bir nefesle geri yutuyorum değersiz cümlelerimi…En çok bu zamanlar aklıma düşer sensizlik ben düşerim yağmurla birlikte bu şehre. Bugüne kadar hep yağmur dinledi beni,belki bu suskun rol bu yüzden... artık ben dinliyorum şehrin tüm sırlarını cama vuran her damlanın anlattığı hikayelerde... Şimdi şemsiyesiz dolaşacağım bu şehirde,üzerimde yazdan kalma ince kıyafetler, en derinimden dinleyeceğim yağmurun bana anlattıklarını, kendi sesimi dinler gibi bir şarkı dinler gibi sessizliği ve seni dinler gibi yağmura karışacağım...
Güzin GÜZEY



''...Hasretime yağmur yağıyor
Gözlerime yağmur yağıyor
Ayrılığa yağmur yağıyor
Yanan kalbime yağmur yağıyor...''

Abdulhamit Güllük

25 Temmuz 2010 Pazar

Birini Sevmek...


Ruhumun kaçıp saklandığı gizli bir bahçeydi seni sevmek...Kimi zaman nefessiz kaldığımda soluk aldığım bi sığınak...Belki uzun bir yolculuğun son durağı...Kahkahaların gözyaşları ile dans ettiği bir tiyatro ya da sevilme olgusunun değilde sadece sevmenin tadına doyasıya varabildiğim ,aşk kokulu bir pastahaneydi seni sevmek...Sadece sevgiye inananların 'ihaneti' günah sayanların ziyaret ettikleri bir ibadethane...kızılla mavinin birbirine karışımıydı, seni sonsuz sevmek,kocaman bir yürekle görmek...Bir SİHİRDİ seni sevmek,yüreğime serpilen kristal tozlarda saklı. Küçükken izlediğim çizgi filmler gibi gerçek dışı , sürrealist bir ressamın tablosu kadar sıradışı,olasılıksız ama gerçek...Taze bir yaprak gibi yemyeşil...Seni severken kendimide sevdim ben, kendime bile dar gelen bu şatonun güsel prensesiydim artık.Güçlüydüm ve aşamayacağım hiç bir sorun yoktu...Kendimin bile bazen cevaplamakta güçlük çektiğim SORULARa tereddütsüz yanıt alabilmekti benim için seni sevmek,bir ışıktı.bir düş... Şimdi akıp giden bir nehrin geriye kalan tuzu gibi elimde kaldı tüm düşler...Bir adam prens gibi davranıyordu ya da bir prens adam kılığına bürünmüştü...Ters istikamete giden trenlerin camından sarkan iki yabancıydı artık birini sevmek,bir tren ayrılırken aşkda biterdi...Ruhumun acılar içinde kıvrandığı bir hastahane koridoru...Kimi zaman nefessiz kaldığımda iki adım ötemde duran ama uzanamadığım bir pencere kolu,sevmenin değerini yitirdiği dillerle cilveleşmek,kararsızlığımı tetikleyen karanlık ve dar bir yol ayrımı... Kahkahaları gölgeleyen bir yağmurdu artık seni sevmek yanaklarımdan süzülen...Artık bir SİHİRDE değil ayrılıkta gizliydi seni sevmek... Ne yalan sözler,ne alışkanlıklar ne başka arayışlar! Acısı olmayan bir ayrılıktır bu...
Birini sevmek nedir diye sorarsan, artık CEVAP aramıyorum SORULARıma.Birini sevdim işte ötesi yok...


''Aşklarınız ayrılıksız,ayrılıklarınız aşksız olsun...''


Güzin GÜZEY

14 Temmuz 2010 Çarşamba

İsmail ÖZYURT


Öğretmen anne ve babanın ikinci çocuğunun diğer teki olan İsmail 1987 yılında Niğde'de doğdu. İlköğretim ve liseyi Konya'da bitirdi. Halen Eskişehir Osmangazi Üniversitesi'nde Makine Mühendisiliği Bölümünde okumaktadır. 2006 yılında aldığı analog makinesiyle başlayan fotoğraf tutkusu şu an tüm hızıyla devam etmekte hatta kimi zaman herşeyin önüne geçmektedir. İyi etiketi yapıştırılmış fotoğrafçılardan daha iyi noktalara gelmeyi hedefleyen İsmail, kendine has tarzı ile profesyonel olarak fotoğraf çekmektedir. O kendisini böyle anlatıyor genel hatlarıyla ama siz bide benden dinleyin istedim İsmail'i=) İlginç başlayan bir arkadaşlığın ilginç kahramanı ^^ Eskişehir'in havası güsel nadir akşamlarından birinde ayağımı sakatlamam neticesinde bir poşet çileği ve kremşantisi ile beni ziyarete gelen ve 1 haftalık eve kapanışın sıkıntısını bana 1 saatte unutturan marjinal kahraman^^ Güsel fotoğraflarımın tatlı yaratcısı^^ Banada fotoğraf çekmenin mutluluğunu yaşatan kişi(ayarları o yapsada bikaç foto çektimm güselde çektim ^^) Onu burda anlatmamın sebebi onunla tanışmanızı ve bi kaç saniyede olsa çektiği harika fotoğraflara bakarak kendinizi başka bi alemde hayal etmenizi istememdir. Onu tanıyanlar bu yazıyı okuduklarında eminim tebessüm ediceklerdir=)İsmailin o yerinde duramayan halini , ilginç kelimelerini,gülüşünü akıllarına getirip 'işteee bizim İsmail' diyeceklerdir =) O size genel hatlarıyla kendini bense bendeki o eşsiz ve özel yerini anlattım. Tabiki onun hakkında sölicek çok şeyim var ama asıl olan bişi varki o çektiği fotoğrafların arkasında gizli =) İlerde ismini kesinlikle duyacağınıza eminim =) hayatta bol şans İsottumm =) herkesin bi Facebook sahibi olduğunu düşünerek çektiği fotoğraflara bakabilceğiniz bir link veriyorum ve İsotu acemi olarak çektiğim fotoğrafı sizlerle paylaşıyorum =)

www.ismailozyurt.com
http://www.facebook.com/ozyurtismail

13 Temmuz 2010 Salı

Başlangıç


Başlamak başarmanın yarısıdır derler.Bende 21.50 muhtelif saatince ilk bloguma parlak bir başlangıç yapıyorum. =) 'Bu yazıyı eğer deli değilseniz kaale almayınız' şeklinde uyararakta giriş kısmını noktalıyorum =)
Herkes yeni başlangıçlar bekler hayattan oysa ben henüz yorulmuş deilim yeni başlangıçlar yaratmaktan (beklemek çok sıkıcı) =) Yenilgi beni büyütüyor mu denir bilmem düştüğüm yerden kalkıp çok daha hırslı başlıyorumm koşmaya.
Eğer bu yazıyı okuyan birileri varsa onlarada ellerinde kumanda şuursuz tv kanallarını zaplamak yerine kalkıp hayata dair yeni başlangıçlar yapmalarını ya da en azından nerden başlayabileceklerini düşünmelerini öneriyorummm =) (meyve salatası ve yeşil çay eşliğinde ^^,) hepinize yeni başlangıçlar için süper güçler diliyorum =*